-
1 тонкий
ince; nefis* * *1) врз inceто́нкие ни́тки — ince iplik
то́нкая бума́га — ince kağıt
то́нкий песо́к — ince kum
то́нкая та́лия — ince bel
высо́кий, то́нкий ю́ноша — uzun boylu ince yapılı bir delikanlı
то́нкий про́филь — zarif profil
то́нкие па́льцы — ince parmaklar
то́нкий слой пы́ли — ince toz tabakası
то́нкая ли́ния — ince çizgi
то́нкий го́лос — ince ses
то́нкий свист — tiz ıslık
то́нкие бро́ви — ince / kalem kaş
э́то о́чень то́нкая рабо́та — bu çok ince bir iştir
вы́шивка то́нкой рабо́ты — ince nakış
проведены́ то́нкие расчёты — ince hesaplar yapıldı
то́нкая сати́ра — ince yergi
то́нкая насме́шка — ince alay
то́нкая остро́та — ince / zarif espri
он - челове́к то́нкий — ince bir adamdır
то́нкий слух, то́нкое у́хо — ince kulak
челове́к то́нкого ума́ — ince zekalı bir adam
то́нкая ложь — ince yalan(lar)
2) nefisто́нкие блю́да — nefis / ince yemekler
са́мые то́нкие ви́на — enfes şaraplar
••то́нкий инструме́нт — hassas alet
то́нкая кишка́ — анат. ince bağırsak
то́нкая бе́стия — hinoğlu hin
где то́нко, там и рвётся — погов. ip inceldiği yerden / ince yerinden kopar
-
2 лёгкий
hafif; kolay; ince; zarif; çevik,atik; sıkıntısız; belli belirsiz,ince* * *1) ( по весу) hafif; yeğniон выступа́ет в лёгком ве́се — спорт. hafifte yarışıyor
2) (неплотный, тонкий) hafif, inceлёгкая соро́чка — ince gömlek
3) (изящный - о постройках и т. п.) zarif, ince4) hafifлёгкая пи́ща — hafif yemekler
лёгкий за́втрак — hafif bir kahvaltı
5) (подвижный, быстрый) çevik, atikлёгкие шаги́ — çevik adımlar
6) hafif, kolayлёгкая рабо́та — hafif / kolay bir iş
лёгкий слог — akıcı / sade bir üslup
7) ( развлекательный) hafifлёгкая му́зыка — hafif müzik
8) ucuzлёгкая побе́да — ucuz başarı
лёгкий за́работок — zahmetsiz bir kazanç; açıktan kazanılan para
9) sıkıntısız; hafifлёгкое наказа́ние — hafif ceza
лёгкая жизнь — hafif / sıkıntısız bir hayat
лёгкие ро́ды — kolay bir doğum
10) hafif; ince; belli belirsiz ( едва заметный)лёгкий тума́н — hafif / ince bir sis
лёгкая ра́на, лёгкое ране́ние — hafif yara
лёгкий прохла́дный ветеро́к — püfür püfür esen rüzgar
лёгкий таба́к — hafif / yavaş tütün
11) ( покладистый) uyuşkan; geçimli ( уживчивый)12) воен. hafifлёгкая артилле́рия — hafif topçu
••лёгкая промы́шленность — hafif sanayi / endüstri
с лёгким па́ром — sıhhatler olsun
у него́ лёгкая рука́ — eli uğurludur; eli hafiftir
-
3 fin
-
4 subtil
1 intelligent ince [in'ʤe]2 infime ince [in'ʤe] -
5 subtile
1 intelligent ince [in'ʤe]2 infime ince [in'ʤe] -
6 fine
-
7 délicat
-
8 délicate
-
9 dünn
ein \dünnes Buch ince bir kitapsie ist sehr \dünn geworden çok inceldi3) ( Haar) seyrek;Butter \dünn auftragen tereyağını incecik sürmek -
10 pellicule
-
11 film
n. ince tabaka, zar, film, lif, ölünün gözündeki donukluk————————v. filme çekmek, ince bir tabaka ile kaplamak, kaplamak (zar vb.), film çekmek* * *1. film yap (v.) 2. film (n.)* * *[film] 1. noun1) ((a thin strip of) celluloid made sensitive to light on which photographs are taken: photographic film.) film2) (a story, play etc shown as a motion picture in a cinema, on television etc: to make a film; ( also adjective) a film version of the novel.) film, sinema filmi3) (a thin skin or covering: a film of dust.) ince tabaka, zar2. verb1) (to make a motion picture (of): They are going to film the race.) film(e) çekmek/almak2) ((usually with over) to cover with a film: Her eyes gradually filmed (over) with tears.) kaplanmak, buğulanmak•- filmy- filmstar -
12 خيار
خِيَار1. hıyarAnlamı: kabakgillerden, uzun, bir yıllık otsu bir bitki2. seçenekAnlamı: alternatif3. salatalıkAnlamı: hıyar4. acurAnlamı: kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, sarımtrak, yeşil lekeli ince bir çeşit hıyar -
13 bony
adj. kemiksi, kemik gibi, kemikli, kılçıklı, kemikleri çıkmış* * *kemikli* * *1) (like bone: a bony substance.) kemik gibi2) (full of bones: This fish is very bony.) kemikli, kılçıklı3) (thin: bony fingers.) çok ince, bir deri bir kemik -
14 زين
Iزَيْن1. keleşAnlamı: çok güzel, çok yakışıklı2. aynalıAnlamı: parlak yüzlü, yakışıklı, güzel3. güzel4. kıyakAnlamı: benzerlerinden üstün olan, çok güzel5. lâtifAnlamı: yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan6. ciciAnlamı: sevimli, hoşa giden, güzelIIزَيَّنَ1. işlemekAnlamı: nakışlamak2. nakşetmekAnlamı: nakış yapmak3. nakışlamakAnlamı: nakışla bezemek4. güzelleştirmekAnlamı: güzellik vermek5. süslemek6. kakmakAnlamı: sedef, gümüş gibi şeyler ile süslemek7. bezemekAnlamı: süslemek, donatmak -
15 подёрнуть
сов.kaplamak, bürümekо́зеро бы́ло подёрнуто льдом — gölün yüzü ince bir buz tabakası ile kaplanmıştı
-
16 coat
n. palto, manto, ceket; kaban, parka, kaput, post, tabaka, kat, örtü, kabuk————————v. kaplamak, örtmek, sarmak, sürmek (boya/sıva)* * *1. giydir (v.) 2. kaban (n.) 3. kapla (v.) 4. örtü (n.)* * *[kəut] 1. noun1) (an item of outdoor clothing, with sleeves, that covers from the shoulders usually to the knees: a coat and hat.) palto, manto2) (a jacket: a man's coat and trousers.) ceket3) (the hair or wool of an animal: Some dogs have smooth coats.) kürk4) (a covering (eg of paint): This wall will need two coats of paint.) kat2. verb(to cover: She coated the biscuits with chocolate.) kaplamak, ince bir tabaka ile örtmek- coating- coat of arms -
17 falsetto
n. falseto [müz.], tiz erkek sesi, tiz sesli erkek sanatçı, öfkeyle bağırma* * *[fo:l'setou] 1. plural - falsettos; noun(an unnaturally high (singing) voice in men, or a man with such a voice: He was singing in falsetto; He is a falsetto.) olağanüstü tiz erkek sesi2. adverbHe sings falsetto.) çok tiz/ince bir şekilde -
18 einfädeln
einfädeln <-ge-, h>1. v/t (ipliği) delikten geçirmek; fig (ince bir plan kurarak) ayarlamak/düzenlemek -
19 بوبلين
-
20 رضي
رَضِيّ1. tatminkârAnlamı: tatmin edici özellikte olan2. itaatliAnlamı: boyun eğen3. mutiAnlamı: yumuşak başlı, itaat eden4. nazik5. iltifatlıAnlamı: gönül alan6. mazlumAnlamı: sessiz ve uysal, boynu bükük7. lâtifAnlamı: yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan
См. также в других словарях:
ince — sf. 1) Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı İnce minare. İnce değnek. İnce kitap. 2) Zayıf Sarışın, kuru, ince bir kadındı. Y. K. Beyatlı 3) Taneleri ufak, iri karşıtı İnce un. İnce kum. 4) Aşırı özen gerektiren … Çağatay Osmanlı Sözlük
ince eleyip (veya eğirip) sık dokumak — bir şeyi en küçük ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden veya elden geçirmek Annesinin bu meseleyi nasıl ince eleyip sık dokuyacağını biliyordu. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir tutam — sf. Çok az Bir tutam saçın kafa derisinden koptuğunu, ince, sıcak bir yanma olarak duydu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ince gül yağı — is. Su buharı dağıtmasıyla elde edilen soluk sarı renkli, gül kokulu bir sıvı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ince düşünmek — çok detaylı bir biçimde düşünmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalın incelene kadar ince üzülür — bir hastalık, bir sıkıntı karşısında güçlü gücünden bir parçasını yitirirek zayıflar ama zayıf olan, ölecek duruma gelir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynu kıldan ince olmak — haksız olduğu anlaşıldığında verilecek her türlü cezaya razı olmak Eğer efendim, bir kelime yalanım varsa hükûmete karşı boynum kıldan incedir. Vurunuz. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalp (veya kalbini) kazanmak (veya fethetmek) — ince bir davranış veya güzel bir sözle birinin sevgisini kazanmak, ilgisini çekmek Hele düzmece şehzadenin kadife pantolonuyla sivri güzel çehresi derhâl kadının kalbini kazandı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
didirmek — ince bir delikten fışkırtmak … Beypazari ağzindan sözcükler
Dudu (album) — Dudu Studio album by Tarkan Released 1 July 2003 Recorded Recorded at Sari Ev and Imaj Studios ( … Wikipedia
dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… … Çağatay Osmanlı Sözlük